İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 10-21 Nisan 2020 tarihleri arasında düzenlenmesi planlanan 39. İstanbul Film Festivali’nin, COVID-19 salgınından dolayı yıl içinde ileri bir tarihe ertelenmesine karar verilmişti. 39.İstanbul Film Festivali’nin Mayınlı Bölge Tema Sponsoru da olan MUBI, yeni tarih belirlenene kadar izleyicisinden uzak kalmak istemeyen İstanbul Film Festivali işbirliğiyle festivalin ödüllü filmlerinden oluşan bir seçkiyi aynı tarihlerde sinemaseverlerle buluşturuyor.
MUBI’nin, kaçırmış olanlar ya da yeniden izlemek isteyenler için bir araya getirdiği 12 filmlik bu özel seçki, festivalin ulusal ve uluslararası yarışmalarında Altın Lale, Jüri Özel Ödülü ve FIPRESCI Ödülü kazanmış filmlerden oluşuyor.
MUBI, ayrıca yıl boyu festivalin yolunu gözleyenlere de İstanbul Film Festivali özel seçkisini izleyebilmeleri için, mubi.com/İstanbul adresi üzerinden 30 gün ücretsiz deneme süresi hediye ediyor.
MUBI’ninİstanbul Film Festivali özel seçkisinde sırasıylagösterilecek filmler:
1.Tony Manero (Pablo Larraín, 2008) – 28. İFF Altın Lale
2. Körlük / Blind
(Eskil Vogt, 2014) – 33. İFF Altın
Lale
3. Faydalı Hayat / A Useful Life
(FedericoVeiroj, 2010) – 30. İFF Jüri Özel Ödülü
4. Oslo, 31 Ağustos / Oslo, August31st (JoachimTrier, 2011) – 31.İFF Jüri Özel Ödülü
5. Mikrofon / Microphone (Ahmad
Abdalla, 2010) – 30.İFF Altın Lale
6. İşe Yarar Bir Şey (Pelin
Esmer, 2017) – 36. İFF Ulusal Yarışma FIPRESCI Ödülü
7. Ne Yaptın Richard / What RichardDid(LennyAbrahamson,
2012) – 32. İFF Altın Lale
8. Şeylerin Boktanlığı /
TheMisfortunates (Felix Van Groeningen, 2009) – 29. İFF Altın Lale
9. Taş Bebek / Papusza
(JoannaKos-Krauze, KrzysztofKrauze, 2013) – 33.İFF Jüri Özel Ödülü
10. CamilleClaudel,1915
(BrunoDumont, 2013) – 32.İFF Jüri Özel
Ödülü ve FIPRESCI Ödülü
11. İmkânsızın Şarkısı /
NorwegianWood (TranAnhHung, 2010) –
30.İFF FIPRESCI Ödülü
12. ’93 Yazı / Summer 1993
(Carla Simón, 2017) – 36.İFF Jüri Özel
Ödülü
1.Tony Manero (Pablo Larraín, 2008)
Pablo Larraín’inPinochet rejimi üçlemesinin psikolojik bir hiciv niteliğindeki
ilk filmi TonyManero. Başrolünde Alfredo Castro’nun parladığı film,
“SaturdayNight Fever” filminde John Travolta’nın canlandırdığı TonyManero
karakterini saplantı haline getiren bir adamı izliyor.
2. Körlük / Blind
(Eskil Vogt, 2014)
Eskil Vogt’unSundance ödüllü bu ilk uzun metrajlı filminin başkarakteri Ingrid,
henüz görme duyusunu kaybetse de rüyalarındakileri gerçekten gördüğünü söyler.
“Zihin gözü”, algıyla düşlem arasında bir Araf…
3. Faydalı Hayat / A Useful Life
(FedericoVeiroj, 2010)
Uruguay’ın başkenti Montevideo’da sanat filmleri gösteren bağımsız bir sinema
ve mekânın kapanmasıyla yüzleşmek zorunda kalan programcısı. Sinema ve
sinemasever sevgisiyle dolup taşan siyah-beyaz bir mektup…
4. Oslo, 31 Ağustos / Oslo, August31st (JoachimTrier, 2011)
JoachimTrier’in Altın Lale’li “Reprise” filminde de başrolü oynayan
AndersDanielsenLie, burada da filmi neredeyse tek başına yürütüyor. Oslo’da 30
Ağustos günü boyunca geçen film, insanın içini sızlatan müthiş bir
gerçekçilikle bağımlı bir gencin rehabilitasyon kliniğinden günübirlik
ayrılışını anlatıyor.
5. Mikrofon / Microphone (Ahmad Abdalla, 2010)
Eski aşklar, sokakta gösteri yapan hip-hop sanatçıları, kaykaycılar, çatılarda
konser verenler, grafiti sanatçıları — Kurmaca ve cinémaverité türlerini
harmanlama biçimiyle Yeni Kuzey Afrika sinemasının cesur bir örneği
niteliğindeki Mikrofon, Mısır’ın en canlı, en heyecan verici şehri
İskenderiye’nin müzik ve sanatla çizilmiş bambaşka bir portresini çiziyor.
6. İşe Yarar Bir Şey (Pelin Esmer,
2017)
Pelin Esmer’in senaryosunu Barış
Bıçakçı’yla birlikte yazdığı filmin başrollerini Başak Köklükaya, Öykü Karayel
ve Yiğit Özşener paylaşıyor.Trende uzun bir gece yolculuğu esnasında etrafındaki
manzarayı ve insanları hayranlıkla seyreden Leyla, hemşirelik öğrencisi
Canan’la tanışır. Yolun sonunda, Yavuz’un evinde, Canan büyük bir sorumlulukla
karşı karşıya kalır.
7. Ne Yaptın Richard / What Richard Did (LennyAbrahamson, 2012)
Liseli bir rugby yıldızının hayatı, bilinçsiz bir şiddet eyleminin sebep olduğu
korkunç trajedi yüzünden, geri dönüşü olmayan bir şekilde değişir. İrlanda’da
büyük bir sarsıntı yaratan gerçek bir olaydan esinlenen film suç, ceza ve içsel
kötülük kavramlarını soğukkanlılıkla
analiz ediyor.
8. Şeylerin Boktanlığı / TheMisfortunates
(Felix Van Groeningen, 2009)
Dur durak bilmeyen bir aile komedisi; talih, bahtsızlık ve işlevsiz ailelere
dair cüretkâr bir dramedi… Şarkıcı RoyOrbison’a adanmış film, Belçika’nın ufak
bir kasabada alkolik ve cahil babası, ağzı bozuk, kavgacı üç amcası ve herkese
kol kanat geren annesiyle aynı evde yaşayan on üç yaşındaki Gunther’in acıklı
büyüme hikâyesini anlatıyor.
9. Taş Bebek / Papusza
(JoannaKos-Krauze, KrzysztofKrauze, 2013)
“Papusza” olarak da tanınan BronisławaWajs (1908–1987) dünyanın en ünlü
Roma şairi olarak kabul edilir. Polonya’daki yaşamı gizemler ve eziyetle
doludur; şiir yazma yeteneğiyle kazandığı şöhrete rağmen kendi ülkesinde, Roman
kültürü ve âdetlerine ihanet etmekle suçlanmıştır. Bu zarif, siyah-beyaz film,
şairin hayatını doğumundan ölümüne, çocuk yaşta evliliğinden zorunlu göçüne ve
fukaralığına dek izliyor.
10. CamilleClaudel,1915 (BrunoDumont,
2013)
BrunoDumont, bizleri beklenmedik mizah yeteneğiyle şaşırtmadan önce, büyüleyici
JulietteBinoche’un, acı çeken bir sanatçının yalın ve seyirciyi içine çeken
portresini sunduğu bu filmde olduğu gibi, insanlık trajedilerine dair kasvetli
arayışlarıyla beğeni toplamıştı. Bu film, heykeltıraş CammileClaudel’in akıl
hastanesinde geçen günlerini gözlemliyor.
11. İmkânsızın Şarkısı / NorwegianWood
(TranAnhHung, 2010)
HarukiMurakami’nin aynı adlı romanından uyarlanan bu romantik dramın müzikleri
Radiohead’in gitaristi JonnyGreenwood’a ait. İlk aşkın yakıcılığı, ölümün soğuk
gölgesini şiirsel bir dil ve gözalıcı bir görsel tasarımla anlatan film,
1960’larda Tokyo’da geçiyor.
12. ’93 Yazı / Summer 1993 (Carla
Simón, 2017)
Altı yaşındaki Frida, annesinin ölümü üzerine amcasının ailesinin yanına gönderilir. Frida, annesinin ölümüne ve yeni hayatına alışmakta oldukça zorlanır. Katalan yönetmen Carla Simon’ın ilk filmi olan “‘93 Yazı” bu kırılgan değişim sürecini otobiyografik öğelerin yanı sıra son derece incelikli ve tarafsız bir bakış açısıyla adı gibi sıcak bir hikâyeyle anlatıyor.